BU FIRSAT KAÇMAZ

Okuduğunuz haber
İMREN’İLECEK BİR BAŞARI HİKAYESİ

KAYSERİ ŞEKER’DEN, BÜNYAN’DA ÇİFTE AÇILIŞ

Anasayfa   /    Güncel    /    İMREN’ilecek BİR BAŞARI HİKAYESİ

İMREN’ilecek BİR BAŞARI HİKAYESİ

Boğazlıyan tarımının gelişimine öncülük eden, hayatı boyunca edindiği bilgi, birikim ve tecrübesini çiftçinin daha az maliyetle daha fazla verim elde etmesi noktasında mücadele eden İş İnsanı Mehmet Coşar ile sizler için konuştuk.

GÜNCEL      20 Ekim 2022 - 00:15     1

İMREN’ilecek BİR BAŞARI HİKAYESİ

Kırşehir / Çiçekdağı Ziraat Meslek Lisesi’ni başarı ile bitirdikten sonra memurluk hayatına başlayan sayın Coşar, 1974 yılında ABD tarafından Türkiye’ye gönderilen 5 traktörden birisini Boğazlıyan ile buluşturarak, ilçenin ve çiftçinin modern tarıma geçişinde liderlik etti.
İlçe Müdürlüğü’ndeki Ziraat Teknikerliği görevi süresince; belde belde, köy köy gezerek çiftçilerle sık sık toplantı yapan Mehmet Coşar, o günlerde kıraç araziden elde edilen 80 kg.lık verimin aradan geçen 48 yıl sonra 220 kg’ye çıkmasında büyük emekleri oldu.
Hayatını ilçe ve bölge tarımının gelişimine, çeşitlenmesine vakfeden Coşar, Coşarlar Tohumculuk şirketini kurarak, tohumundan ekimine, gübrelemeden sulamasına varıncaya kadar gönüllü olarak her isteyene destek oluyor. Tohumculuk alanında yapmış olduğu atılımla İMREN isimli sertifikalı makarnalık buğdayı çoğaltarak Türkiye pazarında ilk sıralara çıkarmasını bildi.
Sayın Mehmet Coşar’la; hububat ekiminin, bakımının ve sulamasının nasıl yapılacağı konusunda bölge çiftçisine büyük katkı sağlayacak ve 60 yıllık tecrübe ile elde edilen bilgileri, tekniklerin ve uygulamaların ne zaman, nasıl ve ne şekilde olacağını sizlerle için konuştuk.

Hayatını Boğazlıyan tarımının gelişimi için vakfeden, bilgi, birikim ve tecrübesini çiftçiye yansıtmasının yanında onların daha kaliteli ve verimi yüksek tohuma ulaşması noktasında tesisler kuran bilge İş İnsanı olarak biraz kendinizden bahseder misiniz?
Coşarlar firmasının kurucusu ve en yaşlısıyım. Şu anda biz; akaryakıt, beton, inşaat, nakliyecilikle uğraşırken Coşarlar Tohumculuğu da 5 yıl önce başlattık. 5 yıl süre içerisinde büyük mesafeler aldık. Bu sektör kendi mesleğim olduğu için bizatihi ben ve yeğenim Burak ile birlikte ilgileniyoruz. Hububatların toprakla buluşması noktasında, ekiminden hasadına, bakımından satışına kadar kendimiz ilgileniyoruz.
Gelecek neslin daha fazla yüksek verim alarak gerek kendi bütçesine, gerekse ülke ekonomisine ve memleketime faydalı olabilmek adına bu işleri devam ettirmeye çalışıyorum. Ayrıca; sürekli olarak arazide çalıştığım için kendimi oldukça zinde ve sağlıklı hissediyorum.
Coşarlar Ailesi olarak geniş bir ailesiniz. Çeşitli alanlarda faaliyetler gösteriyorsunuz. Aile büyüğü olarak kendinizi tarıma vakfetmenizin sebebi nedir?
1971 yılında Çiçekdağı Ziraat Meslek Lisesi’nden mezun oldum. İlk tayin yerim Muş’un Malazgirt ilçesine çıktı. 2 yıl sonra memleketime gelerek görevime başladım. 
1974’te Türkiye’ye Amerika’dan 5 tane 160 beygir gücünde traktör ve ekipmanı geldi. Bunun bir tanesini Yozgat’a verdiler ve İlden de Boğazlıyan’ı seçtiler. Diğer 4 tanesini de Kayseri, Eskişehir, Konya ve Ankara İL Müdürlükleri emrine verildi. 
Bu çalışmada bizzat ben görevlendirildim. 1974’te deneme üretimlerine başladık. O günlerde Boğazlıyan’daki kıraç arazilerdeki verim 80 kilogramdı. Biz 7 senelik deneme süreci sonrasında ve yine o yıllarda Hükümet politikası nedeniyle gübre bedava veriliyordu ama vatandaş gübreyi bilmiyordu. Gübrelemeyi öğretmek, aynı zamanda traktör ve ekipmanlarının nasıl kullanılacağı konusunda 1986 yılına kadar hizmet verdim. 
O halde, 1974 yılından itibaren modern tarımın da öncülüğünü siz yapmış oluyorsunuz değil mi?
1986 yılında karar verip ticarete atıldığımda Boğazlıyan’ın kıraç arazi verimi 220 kilogramdı. Yani 1974 yılından 1986 yılına kadar verimi 80 kilodan 220 kiloya kadar çıkartılmasına öncülük ettim.
Tabii ki bu verim artışında tohum seçimi, ekimdeki derinlik, gübreleme konularında gittikçe bilinçlendirme suretiyle verimin artmasını sağladık. İlçe Tarım olarak köylere çıkardık. Okullar öğleden sonra tatil olduğu için çiftçilerle okulda bir araya geliyorduk. Katılımcılara holder ayarının nasıl yapılacağını, pulluk ayarının nasıl olacağını tatbikatlı bir şekilde hem anlatıyor, hem de uygulamalı olarak gösteriyorduk. Tarlanın ne kadar derinlikte sürülmesi lazım, ne zaman kültavatırın çekilmesi lazım, tarlanın hazırlığı nasıl olması lazım, dekara kaç kilo tohum ekilmesi lazım ve nasıl ekilmesi lazım gibi konularda eğitim veriyorduk.
Köy köy yapmış olduğunuz bilgilendirme toplantıları ve uygulamalarınız çiftçiler tarafından sürdürülebilir hale geldi mi?
Köylerimizdeki arazilerimizi biz toprak numunesi almak suretiyle toprağın yapısını biliyorduk. Sadece Boğazlıyan’daki değil, Türkiye’deki bütün topraklar kireçli.
Kirecin özelliği de bitkinin istifade edeceği fosfor, potasyum, çinko, bor gibi diğer ek gıdaları tutar. Bunları tuttuğu için de bitki bu minerallerden faydalanamaz. Bitki mineralleri alamadığı için de verim düşer. Ama bunun çözüm noktaları nedir? Kükürt başta olmak üzere diğer ek gıdalarla nasıl çözüldüğü noktasında araştırmalar ve gelişmeleri takip ederek bunları elimizden geldiği kadar çiftçimize anlattık. Tavsiyelerimize uyanlar oldu, uymayanlar oldu. 
Tarımın yanı sıra bir dönem siyasetle de uğraştınız. Buradaki hedefiniz neydi?
Tek hedefim, tek düşüncem Boğazlıyan’ı tarımsal açıdan değil, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak da geliştirmekti. Göç veren bir ilçe olmaktan çıkartıp, yapılacak hizmet ve yatırımlarla, oluşturulacak istihdamlarla göçü tersine döndürmekti. Ancak kısmet değilmiş
Ben siyasetten çekildikten sonra tarım işine geri döndüm. Ailemin de desteğiyle bir miktar arazi satın aldık. Tabii ki sulu tarım önemli. Sulu tarım için gerekli çalışmalarımızı yaptık, altyapısını düzenledik. Bu tesisi de o dönemde yapmak suretiyle tohumculuk alanına girmiş olduk.
Tohumculuk alanında bölgede ilksiniz. Ve şuanda ürettiğiniz tohumlara Türkiye genelinde yoğun bir talep var. Hububat üretiminden hububat tohumculuğuna nasıl gelindi?
2017 yılında Ankara Tarla Bitkileri’nin tarla gününe gittiğimde tohumları inceleme fırsatı buldum. İMREN sertifikalı makarnalık buğday tohumu ihaleye çıktı. Araştırmacı kuruluş istediler oradaki arkadaşlar ihaleye girmedi. Ben araştırmacı kuruluş değilim ama müsaade ederseniz ben bunun ihalesini almak isterim dedim. Onlar da toplantıda karar aldılar. İhaleye başka giren olmadığı için İmren’in ihalesini aldım. 
Tohumu Boğazlıyan’da hem kuru hem de sulu şartlarda iki yıl denedim. Tabii ürettiklerimizi de ağır ağır satmaya başladık. İMREN sertifikalı makarnalık buğday tohumu, Türkiye şampiyonu durumuna geldi. Şu anda makarnalık buğday üzerine gerek özel sektörün gerekse devletin üretmiş olduğu çeşitlerde gerek sulu arazide gerekse kıraç arazide en yüksek verimi imren vermekte. Bu tohumun da üretim hakkı Türkiye’de bana ait. 
Coşarlar Tohumculuk olarak geçen yıla kadar ürettiğimizi bu bölgede tükettiğimiz için ihtiyaç duymuyorduk. Ama üretimimizi artırdık. Artırınca Türkiye geneline yaymak istedik. Bunun için de çalışmalar yaptık. Köy Tv vasıtasıyla bir program çektirdik. Aynı zamanda sizin gibi değerli basın mensuplarının çeşitli haberler yapmak suretiyle Türkiye’ye yaymaya çalışıyoruz. 
Tüm bu çalışmalarınız yanında hala deneme üretimleri yaparak ekim, gübre ve sulama konusunda notlar alıyor, tüm bunları çiftçilerle paylaşıyorsunuz? Peki bu yapmış olduğunuz fedakarlıkların karşılığını görüyor musunuz?
1974 yılından itibaren deneme üretimleri yaptığım için hala çeşitli gübre ve çeşitli tohum miktarı, gübre miktarı, besleme ve sulama konusunda çalışmalar yapıyorum. 
40 yıllık tecrübe ve son 7 yıldır yapmış olduğum denemeler sonucu çiftçilerimizin nerelerde hatalar yaptığı konusunda kendim bir özel mektup hazırladım. Bu iki sayfalık mektubu özellikle gazetenizde yer vermenizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Ayrıca tüm çiftçilerimize ulaştırmaya çalışıyorum.
Hedefim şu. Benim buradan elde edeceğim kara ihtiyacım yok. Dünyaya gelmişsek dünyaya ve insanlığa hizmet etmek gerektiğine inananlardan birisiyim. Bundan dolayı da verimi yüz kilo artırırsak her çiftçinin dekar başına bin lira destek sağlamış oluruz. Aynı zamanda ülkemizden ithal eder durumdan ihraç eder konuma gelecek. 
Birçokları tarlasına dahi gitmezken siz arazide olmayı, bitkilerle buluşmayı seviyorsunuz. 
Kendimi dinç tutmak, arazide gezmek, bitkiyle konuşmak beni mutlu ediyor. Bitkileri inceliyorum ve incelerken bizden ne istiyor, neye ihtiyacı var onu hissedebiliyorum. Suyu mu az, azotu mu az bunu renginden, duruşundan anlar ona göre ihtiyaçlarını karşılarım. İşte bu sayede yüksek verim elde ediyorum. 
Çok şükür tavsiyelerimizi tutan arkadaşlar var. Su arazide bin 200 kilograma kadar verim almaya başladılar. Bu verimle pancar dahil her türlü bitkiden daha fazla gelir getiren bir çeşit oluştu. 
Sizin tespitlerinize ve tecrübelerinize dayanarak soracak olursak çiftçi nerede hata yapıyor?
Çiftçimiz en büyük hatayı ekim sırasında yapıyor. Ekimi süratli ekiyor, yavaş gitmiyor. Mibzer zıpladığı zaman tohum istediği derinliğe ulaşamıyor. Normalde 3 – 3,5 santimetreye ekmesi gereken buğdayı 1 cmye, 2 cmye, 6 cmye ekmek suretiyle çıkış sayısında azalma oluyor.
Hızlı ekim yapılınca tohum ya toprağın dışında kalıyor ya da fazla derine gidiyor. Bu da verimin azalmasına sebep oluyor. 
Hangi bitkiye gübre ne kadar vermek gerekir. Bu konuda da yanlış yapıyorlar. Örneğin bitkiye 6 kilo saf fosfor vermesi lazım normal verim alabilmesi için. Çünkü tohum sayısı dekarda en az 500 bin olması lazım. 500 bin tane tohumun da ihtiyacı 6 kilo saf fosfor gerekli verimi verebilmesi için. Suluda da 12 kilo saf fosfor verilmesi gerekir. Örneğin 13 kg. Dap vereceğine 6 kilo saf fosfor verecek. Onun parasal değerine bakmıyor. 18 TL. pahalı, 20-20 gübre ucuz. Ama 20-20’den 30 kg. atması gerektiğini bilemiyor. Hem daha fazla para veriyor hem de 6 kg. fosfor vermediği için istediği verimi alamıyor. Böyle olunca kendisine suçlu arıyor. 
Bitkinin gerçek ihtiyaçlarını vermediğin zaman randıman alamazsınız. 
Yüksek verimin püf noktası doğru tohum, doğru ekim ve besleme. Babadan kalma eski tohumlarla verim almak mümkün değil. Nasıl ki 91 model araçla 2022 model bir araç aynı işlevi yapmıyorsa tohum da öyle. Bunlara dikkat etmek gerekiyor.
Arazinizde yapmış olduğunuz deneme ve ekimlerde nasıl bir mesafe aldık?
600 kg. ile başladık. O dönemde Kızıltan ve diğer tohumlardan da ekiyorduk. Şu anda sulu tarlada 1 ton, 1 ton 100 kg.ye ulaştık. Kıraç tarlada ise 450-500 kg. verim alabiliyoruz. Vatandaşımız 300 kg.ye Allah bereket versin diyor. Allah yine bereket versin ama daha yüksek verim elde etme imkanın var. Cebine daha fazla para girme imkanı varken hala eski usülde hareket etmek yanlış.
Coşarlar Tohumculuk bir marka haline geldi. Tohum üretirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Bir tohumun çimlenme oranı çok önemli. Tohum iyi elenirse ve zayıf taneler de alınmak suretiyle toprak yüzeyine çıkacak çimlenme yüzde 98’e kadar çıkabilmekte. 
Devlet yüzde 86 çimlenmeyi tohum olarak kabul eder. Bunda yüzde 14 kayıp var. Çiftçi normal selektörde elediğinde yüzde 10 fire verir. Geriye kalan ve tarlaya atılan tohumun zaten yüzde 20’si çıkmaz. Toprak yüzeyine çıkmaz. Bunu toprağa boşu boşuna atana kadar hayvana götür yedir. 
Bizim elediğimiz tohumlar yüzde 30-35 oranında fire verir. 1,400 kg.dan 1 ton tohum çıkar. Gerilye kalan 400 kg da hayvan yemi olarak piyasaya satıyoruz. Çiftçinin yapmış olduğu ikinci hata da elemeden dolayı.
Biz son teknoloji ile eliyoruz. Bu da Sortex (Renk Ayırıcılı Tohum Eleme)  İçerisindeki çavdar, arpa ve yabancı maddeleri de ayırabiliyoruz. Bundan dolayı da biz bir maliyet çıkarttık. Vatandaş diyor ki, falanca yerde daha ucuza eliyorlar. Tamam da o yüzde 20 kayıpla eliyor. Onun elediğinin yüzde 20’si toprak yüzeyine çıkmayacak. Sen onu boşu boşuna tarlaya niçin ekiyorsun. Ben 26 kilo ektim verim çok düşük oldu diyorsun. Elemede hata yaparsan, ekimde hata yaparsan, gübrelemede ve beslemede hata yaparsan verim elbette ki düşük olur. 
Yavaş ekim yapmak lazım. Ekim süresi bir ay. Günde 150 dekar ekeceğine yüz dekar ek. Tohumu tam derinliğe de düşür yüksek verimini al. 
Çiftçiler sizden ekim için destek istedikleri zaman yardımcı oluyor musunuz?
Ben her zaman yardıma hazırım. Kim ararsa ve destek isterse mutlaka ona yardımcı olurum, talepleri geri çevirmem. Sadece Boğazlıyan değil, geçtiğimiz gün Bünyan ilçesine gittim. Sivas, Afyon, Konya, Eskişehir illerinde destek isteyen çiftçilere yardımcı oldum. Fuarlara gidiyorum. Çiftçilerimizi aydınlatmaya çalışıyorum.
Gelen tepkiler nasıl?
Her gün teşekkür telefonları alıyorum. Biz çiftçilik yapmıyormuşuz. Başta ekim derinliğine hiç dikkat etmiyormuşuz. Sizin tavsiyeleriniz doğrultusunda ekimlerimiz çok güzel oldu teşekkür ederim şeklinde telefonlar geliyor. Bu da beni ayrıca mutlu ediyor.
Bundan sonraki idealiniz, hedefiniz nedir?
İdealim, kaliteli, yüksek verimli gerek arpada ve gerekse buğdayda üretmek. Gerek yeni başlayan ve gerekse eskiden beri çiftçilik yapıp da eksiklerini gösterebilmek, onlara söyleyebilmek. Ülkemize ve vatandaşlarımıza yardımcı olmak en büyük idealim.
En büyük korkum gençlik tarıma önem vermiyor. Çalışmayı sevmiyor. Herkes çalışmadan yüksek kar, yüksek kazanç bekliyor. 
Ben ülkemizde en büyük sıkıntıyı buradan yaşayacağız diye düşünüyorum.
 
Bu vesile ile tüm çiftçilerimize bol ve bereketli, kazasız, belasız  bir ekim sezonu diliyorum. Tüm çiftçilerimizi tüm çeşitlerimizi görmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya davet ediyorum.

Boğazlıyan Haber Gazetesi olarak bu tohumu Türkiye’ye ve Boğazlıyan’a tanıtımını yaparak,  bir marka değeri haline getiren Sayın Mehmet Coşar’a teşekkür ediyoruz. 
 

YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

Toplam 1 yorum yapılmış.

Ayşe Türkmen
Başarılarınız daim ömrünüz uzun olsun abiciğim .emek veren asla yarı yolda kalmaz Rabbim her zaman onun yanındadır karşılığında görürsün Allah'a emanet olun
2 Yıl önce

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ